Size bir telefon kadar yakınız
0850 303 20 71 (Dahili 7)
0212 437 17 15
Dil Seçin
tr

BU GİDİŞLER DOLAR, ABD’NİN ELİNDE PATLAR!

03.11.2018
BU GİDİŞLER DOLAR, ABD’NİN ELİNDE PATLAR!

BU GİDİŞLER DOLAR, ABD’NİN ELİNDE PATLAR!

Millet olarak son zamanlardaçetin bir savaşıniçindeyiz! “Savaş” diyorum… Çünkü bu olan bitenleri başka bir isimle ifade etmek mümkün değil. Bu savaş topsuz, tüfeksiz cereyan ediyor. Havada uçuşan mermiler, F-16’lar, cephede çarpışan yüzbinlerce asker yok. Bunların yerine uçuşan rakamlar, vurulan ve düşürülen TL değeri, fırlatılan dolar başlıklı kurlar var. Bu savaşın adı “Ekonomik Savaş”. Taraflar ise Türkiye ile ABD.

Siz değerli okurlarımdan bu yazımı dikkatlice ve tefekkür içinde okumanızı istirham edeceğim. Çünkü uzun bir araştırma sonrasında bazı tespitlerimi ve çözümleri bu yazıma yansıtmaya çalıştım. Her bir tespit önemli ve kabul görmüş kaynaklara dayanıyor. Çözümler ise unuttuğumuz fakat asla yabancı olmadığımız değerlerimizde saklı.

Şimdi sizlerden; dağarcığınızda tozlanmış, II.Dünya Savaşı’nın hemen sonrası dönemi içeren bilgilerinizi geri çağırmanızı isteyeceğim.

Yıl 1945… II.Dünya Savaşı henüz bitmiştir ve ortalıkta “Yeni Dünya Düzeni” denen bir kavram dolaşmaya başlamıştır. Bu kavramın tellalı, tahmin edeceğiniz gibi ABD’dir. Gizli emellerini süslü cümlelerle empozeetmeye çalışan Emperyalist zihniyet, “Yeni Dünya Düzeni nedir?” sorularına şu cevabı verecektir. “Yeni Dünya Düzeni; Monarşi düzenlerini yıkmak ve dini inançları yok etmek, ulus devletleri ve vatanseverliği sonlandırarak totaliter ‘bir tek dünya devleti’ kurmaktır.”

Aslında ABD, “Bir Tek Dünya Devleti” tarifiyle her ne kadar global bir düzeni kastetmiş gibi görünse de, ortaya koyduğu (entrikalarla dolu) politikalarla “Bir Tek Dünya Devleti” ifadesine kendi kirli emellerini gizlemiştir. Ve son derece sistemli bir biçimde kurgulanan bu oyunun, üç olmazsa olmaz kuralı vardır. Dolar, Ambargo ve İşgal…Biz bu yazımızda ağırlıklı olarak (gündem gereği) “Dolar” kuralını inceleyeceğiz.

Dünyada “kendi bastığı parayla borçlanan tek ülke” olan ABD, kendi kurduğu oyunun ilk kuralı olan DOLAR kozunu yine üç önemli sektörde hayata geçirmeyi başarmıştır. Bu sektörler; Silah, Petrol ve İlaç… ABD artık,bir başka oyunu olan “Böl, parçala, yönet” sistemiyle; petrol zengini olan ülkeleri iç karmaşaya sevk edecek, sebep olduğu iç savaşlara silah satacak, yine bu ülkelere “barış birlikleri” adı altında kendi askerini gönderecek, gönderdiği askerlerle petrol kuyularına çökecek, diğer yandan da ürettiği virüslerin neden olduğu hastalıkların ilaçlarını yine Dolar olarak satacaktır.Sorunlar ya da aktörler her ne kadar zaman içinde farklılıklar gösterseler de aslında senaryo hep aynıdır.

Vereceğim başka bir örnekte ne demek istediğim sanırım daha net anlaşılacaktır.

Panama Kanalı… Sene 1903. ABD ve Kolombiya arasında yaşanan bir olay sonrası ABD’nin savaşmadan kazandığı bir diğer zafer… O dönemin başkanı Theodore Roosevelt, Kanada ile yaşadığı problem karşısında ‘Gambot Diplomasisi’ni kullanır. Diğer bir değişle (ki Amerikalılar bu terimi daha çok benimserler) “Büyük Sopa” politikası/diplomasisi… Panama, aslında Kolombiya’nın aynı adı taşıyan bir eyaletidir. İki okyanusu birbirine bağlayan bir kanalın açılması, başta ABD olmak üzere, denizaşırı ticareti yapan ülkelerinde isteğidir. ABD’nin ağzını sulandıran bu proje, dönemin ABD Başkanı Theodore Roosevelt’i harekete geçirir. Ancak bunu legal yollardan ya da bir savaş durumu yaşanmadan halletmesi mümkün değildir. Bunun üzerine ABD, gündemine yine “Büyük Sopa” diplomasisini alır ve Panama eyaletinde ki “seçkinleri” güdümleyerek bağımsız bir ‘Panama Cumhuriyeti’ kurdurur. Ve bu cumhuriyeti “ilk tanıyan ülke” olur. ABD bu oyunu sayesinde Kolombiya ile Panama Cumhuriyetini karşı karşıya getirmeyi başarır. Öte yandan ABD, “Panama Cumhuriyeti’ni Kolombiya’dan gelebilecek saldırılara karşı koruma bahanesi ile gemilerini bölgeye gönderir. Bu duruma karşı koyacak gücü olmayan Kolombiya, olan bitene çaresizce sessiz kalır. Panama’nın ABD güdümlü önderleri, ABD’nin sözde fedakârlıklarına bir ödül mahiyetinde panama kanalını açma, bu kanalı ve her iki tarafındaki toprakları kontrol edip işletme ayrıcalığını ABD’ye bir anlaşmayla hediye eder. Bu da “Böl, parçala, yönet” oyununa örnek olsun.

SAVAŞMA, TERBİYE ET. “BÜYÜK SOPA”

  1. ve 19. yüzyıllarda baş gösteren ve Emperyalist kuvvetlerin hedef aldıkları ülkeler üzerinde uyguladıkları bu formül, günümüzde (II. Dünya savaşı sonrası) ABD tarafından yeniden hortlatılmıştır. Bu yöntem (yani Silah, Petrol ve İlacın sadece dolarla alınabildiği sistem) sayesinde ABD yaptırımlarını gerçekleştirebiliyor, öte yandan savaşa harcayacağı bütçeyi kasasında tutarken, aynı zamanda kendi halkının da kahramanı olabiliyor.

27 Mayıs 1960 İhtilali, 1980 Askeri Müdahalesi, 28 Şubat Süreci, 27 Nisan e-muhtırası, Gezi olayları, 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi ve şimdilerde yaşadığımız ekonomik savaş… ABD’nin, 1945’ten bu güne her 10 yılda bir darbe ile terbiye etmeye ve her 2-3 yılda bir dolar kamçısı ile dizginlemeye çalıştığı bir Türkiye… Fakat son 10-15 yıl içerisinde değişen bir şeyler var! Kabaca bir tarih verecek olursak, 2000 öncesi; gerek IMF ile gerekse siyasiler üzerindeki hâkimiyeti ile Türkiye’den her istediğini almayı başaran ABD, 2000 yılı sonrası biraz hayal kırıklığına uğramış durumda. En son 15 Temmuz’dayaşadığımız darbe girişimi ile “geleneksel” hale getirdiği terbiye etme metodunun da tutmaması, şimdilerde ABD’yi dolar kuru üzerinden Türkiye’ye savaş açmaya itmiştir.

                Aslında her ne kadar pek bilinmese de, (Panama konusunda işaret ettiğimiz) Büyük Sopa politikasını 2012’de Barack Obama’da uygulamaya çalışmıştı.O dönemde Başbakan olan Recep Tayyip ERDOĞAN’dan Suriye hakkında taleplerde bulunan ABD, Türkiye’den istediklerini alamamış ve bu durum uluslararası siyasette bir krize neden olmuştu. İkilinin yaptığı telefon görüşmesi esnasında, Beyaz Saray’ın özel fotoğrafçısı tarafından çekilen ve servis edilen bir fotoğrafta, Obama’nın elinde bir beyzbol sopası görünüyor. İstediğini alamayan ABD, böylelikle “Büyük Sopa” mesajını bu fotoğrafla Türkiye’ye göndermiş oluyordu.

Türkiye’ye son 15 yılda hiçbir alanda diz çöktüremeyen ABD, tankla, uçakla yapamadığını şimdilerde ekonomik terör saldırısı ile başarmaya çalışıyor. FETÖ ve PKK ajanlığı yaptığı gerekçesiyle tutuklu bulunan Papaz Brunson’u bahane eden ABD, 15 Temmuz 2016’daki işgal girişimi başarısızlığını “unutturacak” döviz kuru üzerinden saldırı girişimini başlattı. Öte yandan “15 FETÖ’cüyü verin, S-400 ihalesini iptal edin, Suriye’de kurulacak terör devletine izin verin, İsrail’e Filistin nedeniyle ses çıkarmayın” isteklerinde bulunan ABD, Türkiye’yi adeta köle bir devlet konumuna getirerek Ortadoğu’da pasifize etmeye çalışıyor.

Fakat tüm bunlara rağmen Türkiye, son 15 yıl içerisinde bu coğrafyanın en stratejik ve en güçlü devleti konumuna geldi. Artık ne Suriye’de, ne Irak’ta, ne Sudan’da, ne Somali’de, ne Yemen’de, ne Katar’da ne de Kuveyt’te Türkiye’nin onay vermediği hiçbir şey yapılamaz. ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya bunun farkına vardı. Bu sebepledir ki ABD ve saz arkadaşları,Dolarsavaşında başarılı olup halkı sokağa dökmeyive sonuç itibari ile (tıpkı yakın tarihte yaşadığımız Gezi Olayları sonrasında olduğu gibi) tüm Dünya’ya; “Türkiye, yatırım yapılamaz bir ülkedir” mesajını vermeyi hedeflediler. Elhamdülillâh, bunu da başaramadılar.

                TL, DOLAR’DAN DAHA DEĞERLİDİR!

Bu uzun girizgâhtan sonra (sebep/sonuç ilişkisi açısından) gelelim DOLAR-TL konusuna…

Sür manşetimiz ilk etapta size “saçma” gelebilir. Ama size tavsiyem, aşağıda gelecek istatistiği okumadan önyargıda bulunmayın.

Gelin şimdi Türkiye ekonomisi ile ABD ekonomisini (para rezervleri açısından) karşılaştıralım.

Dünya’da 52 Triyon Dolar bulunmaktadır. Buna karşın, ABD’nin kendi merkez bankasında bulundurduğu Dolar miktarı 116 Milyar Dolar’dır. Türkiye’nin ise bulundurduğu Dolar rezervi 124 Milyar Dolardır. Aynı şekilde, ABD’nin kendi merkez bankası FED’te bulundurduğu Altın rezervi 283 Milyar Dolar iken, Türkiye’nin bu rezervi 520 ton Altın karşılığı olan 18 Milyar 200 Milyon Dolar’dır. Türkiye,emisyonda bulundurduğu paranın 4 katı kadar Altını rezervinde tutmaktadır. Öte yandan ABD, Altın rezervi açısından Dünya’nın 1. Ülkesiyken, Dolar rezervi açısından da ABD Dünya’da 19. sıradadır. Türkiye ise Dolar rezervi açısından 17. sıradadır. Bu istatistik sonucunda görülüyor ki ABD; yani Dolar’ın “sahibi” olan ülke, kendi parasına değil, Altın’a güvenmektedir. Başka bir anlatımla; ABD Altın’ı tercih ederken, geri kalan tüm Dünya’nın doları tercih etmesini istemektedir.

Şimdi bu istatistiği bir örnekle daha çarpıcı hale getirelim. Örneğin; Siz elinize 1000 Dolar ile ABD’ye gidip, “Ben bu 1000 Dolar karşılığı sizden altın almak istiyorum” dediğinizde, ABD Merkez Bankası FED, size sadece 7 dolar tutarında altın verebilir. Yani 10.000/7… Neden mi? Şöyle ifade edelim. Bir ülke kendi parasını basarken altın rezervi kadar para basabilir. ABD’nin hali hazırda kasasında (Dolar ve Altın rezervlerinin toplamı) sadece ve sadece 400 Milyar Dolar karşılığı altını bulunmaktadır. Oysa Dünya piyasalarına sürdüğü dolar miktarı tam 52 Trilyon dolardır. Yani ABD, değeri ve karşılığı olmayan para basmaktadır. Ve bu paçavra kâğıt ile tüm Dünya’yı sömürürken, kendi ekonomisini ALTIN’naolan yatırımlarıyla sağlama almaktadır.  Türkiye ise, emisyonda bulunan paranın tam 4 katı değerinde altın rezervine sahiptir. Sonuç… TL aslında (karşılığı olması açısından) Dolar’dan çok daha kıymetli bir para birimidir.

Yeri gelmişken küçük bir detay… Aslında oynanan bu büyük oyunun arkasında “küçük” birkaç aile bulunuyor! Şöyle ki; Haddi zatında Amerika Birleşik Devletlerinin “Dolar Basma Hakkı” yoktur. Dolar’ı, özel şahısların sahibi olduğu finans kurumu FED basabilir. FED’in ortakları ise sadece ve sadece 8 aileden ibarettir. Bunlar; Rockefeller, GoldmenSachs, LehmanBrothers, KuhnLoebs, Rothschild, Warburg, Lazard ve MosesSeifs aileleridir. Neyse… Bu ayrıntıya bu kadarlık bir atıf yapalım ve asıl konumuza geri dönelim.

Bunca detaylı açıklamadan sonra gelelim “Bu Gidişle Dolar, ABD’nin Elinde Patlar” manşetimizin/tezimizindetaylarına…

İsterseniz bu soruya, başka bir soru üzerinden giderek cevap verelim.

Sizce neden Avrupa Birliği kendi arasında DOLAR değil de EURO kullanıyor? Neden ÇİN, İRAN ve RUSYA, aralarında ki ticaretlerinde DOLAR değil de kendi para birimleri olan Yuan’ı, Tümen’i ve Ruble’yi kullanıyorlar? Peki, neden başta Arap ülkeleri olmak üzere, Müslüman ülkeler ve 3. Dünya ülkeleri kendi para birimlerini değil de DOLAR’I kullanıyorlar? Ve neden Ortadoğu hep savaş ve kargaşa halinde?

Neden mi?Tekraryazımızın başlarında geçen; YENİ DÜNYA DÜZENİ söylemi çerçevesinde, ABD’nin 3’lü oyunu olan “Petrol, Silah ve İlaç dolarla satılır” kuralınıtekrar hatırlayalım. Sanırım büyük şeytan olan aktörün kimliği, niyeti ve hedefleri zihninizde şekillendive taşlar yavaş yavaş yerine oturmaya başladı.

Sonuca gelelim. Yazımızın bundan sonra ki bölümünü daha dikkatli okumanız gerekecek. Çünkü ara bağlantıları hızlı kuracak ve süratli bir şekilde sonuca varacağım.

Ortadoğu, Petrol ve Krallıklar… Hatırlarsınız! “Arap Baharı” olaylarının faturasını ağır ödeyen iki isim vardı. Saddam ve Kaddafi. Her ikisi de, dolar dışında para ile petrolü satmak istediler. Sonuç? Katledildiler. Çünkü Dolar dışında para birimiyle petrol satmak,Dolara olan talebi düşürür. Doların “uluslararası para” olma vasfı ortadan kalkar.Hali hazırda keyiflerine düşkün, İslâm coğrafyasını ve mazlum Müslümanları zerre umursamayan korkak krallıklar, kendilerine verilen bu gözdağından dolayı ABD’nin tasması boyunlarında, itaatten geri durmuyorlar. Sadece petrol mü? Elbette hayır. Bir de silah sektörü var. Dolar ile ticarette 2. önemli unsur silahtır. Peki, huzur içinde yaşayan Ortadoğu silahı ne yapsın?! Silaha ihtiyaç doğuracak sebeplere ihtiyaç var elbette… Ve sahne de mezhepler çatışması, iç savaşlar, tehditler ve askeri önlemler… Son olarak gelelim 3.büyük ticari kalem olan İlaç satışlarına. Sizce; uluslararası kurallar gereği; “Para basımı, rezervde bulunan altın oranında yapılabilir” kuralını 1972’de ihlâl eden ABD’nin, yine GDO’yu 1973’te icat ederek Dünya’ya yayması bir tesadüf müdür? Önce hastalığı yay, sonra ilacını üret. “İlaç dolarla alınır” kuralı da böylelikle hayata geçirilmiş oldu.

                BÖL, PARÇALA, YÖNET…

Türkiye, Osmanlı’nın son zamanlarından bu yana bu metotların hemen hemen hepsini iliklerine kadar yaşadı. Ve maalesef son 15-16 yıl öncesine kadar bu oyunlar karşısında mağlup oldu. Fakat son yıllarda bu oyunlar artık beklenilen sonuçları vermiyor elhamdülillâh. Çünkü; gerek Türkiye gerekse diğer ülkeler artık olan bitenin farkında ve yavaş yavaş herkes gardını alıyor, almak ta zorunda. Türkiye artık eski Türkiye değil! Tüm dayatmalara ve tehditlere rağmen Türkiye; sınır ötesi operasyonlar yapıyor,savunma sanayisinde dışa bağımlılığa son veriyor, Akdeniz’de petrol arıyor,. PKK’ya nefes aldırmıyor,üyesi olduğu “NATO’nun silahlarına karşı geliştirilmiş” S-400 savunma füzeleri satın alabiliyor ve (ki ABD’yi çıldırtanda bu) alımlarını Dolar ile değil, rubleyle yapıyor. Vs. vs. vs… Kısacası; Savaşma, tehdit et… Büyük Sopa… Böl, Parçala, Yönet oyunları, tabiri caiz ise artık sökmüyor. Türkiye artık yalnız da değil. Katar, Azerbaycan, Kuveyt,Pakistan, Endonezya,Afrika vediğer büyük, küçük İslâm Devletleri’nin maddi ve manevi desteklerini de alıyor. Her ne kadar bazı İslâm ülkesi liderlerinin pek sesleri çıkmasa da o ülkelerin halkları da Türkiye’nin yanında.

Öte yandan, Amerika Birleşik Devletleri’ne yalakalık konusunda sınır tanımayan Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri, büyük şeytan ile yaptıkları işbirlikleri neticesinde kendi kazdıkları kuyuya düşecekler ve ülkelerinin ellerinin arasından nasıl kayıp gittiğine şahit olacaklardır.

                SONUÇ

Dünya piyasaları ve büyük işadamları, Türkiye üzerinde uygulanan bu illegal yaptırımları dehşet içinde izlemiş ve tehlikenin farkına varmışlardır. Bu anlamda, Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tüm Dünya’ya ikazda bulunarak; “Kendinizi ABD’den, dolayısıyla Dolar’dan koruyun!” dedi. Öyle de olmalı… Hiçbir aklı başında iş adamı, bu kadar kolay yükselip düşebilen bir para birimine, hele hele bu spekülasyonlarıtwitterüzeriden yapabilen bir başkana ve o başkanın devletine güvenemez. Çünkü sermaye ürkektir!

Peki, ne mi olacak? Yakın zamanda Türkiye, Çin, Rusya ve İran arasında imzalanan “Ticaretin milli paralarla yapılması” anlaşması domino etkisi oluşturacak ve Türkiye’nin liderliğinde diğer İslâm ülkeleri de (yukarıda adı geçen yalaka krallıklar hariç) ticaretlerini kendi öz sermayeleri ile yapacaklardır.Hali hazırda kendi arasında EURO ile ticaret yapan Avrupa Birliği’de bu kervana katılacaktır. Tüm bu gelişmeler sonucu olarak, Dolar’ın maskesi düşecek ve karşılığı olmayan bir paçavra olduğu gerçeği ortaya çıkacaktır.

Yazımın başında zikrettiğim üzere; aslında çare unuttuğumuz fakat asla yabancı olmadığımız değerlerimizde. Yani İslâm’da… Neden mi? Şimdi şu düz mantıkla gidelim. İslâm kıyamete kadar bâkî mi? Elbette… Peki, İslâm; Zekât’ı, Fitreyi, Haccı ve diğer mali ibadetleri neye göre ölçeklendirir ve hüküm koyar? Tabii ki Altın’a göre… Şimdi kimileri; “Zaman zaman Altın’nın da değeri düşüyor” diyebilirler. Hayır! Altın’ın değeri düşmez. Söz konusu değer değişkenlikleri, spekülatörlerin rakamlar üzerinden oynadıkları oyunların sonucudur. Yani “asıl” olan Altın iken, yine altın mukabilinde basılabilen kâğıt parçalarına değer atfedilir ve bu kâğıt parçaları ile asıl olan Altın’a değer biçilmeye çalışılır. Maalesef bu gerçeği biz Müslümanlardan çok önce batılar görmüşlerdir. Ve bu sebeple Müslüman ülkelerin kasalarında bulunan Altın rezervlerini, Dolar gibi karşılığı olmayan kâğıt parçasıyla ve değişik entrikalarla çalma çabasına girmişlerdir.

                SON BİRKAÇ CÜMLE…

Tüm bu olup bitenler karşısında ABD sizce sessiz mi kalacak? Kendi yok oluşunu oturup izleyecek mi? Elbette hayır. Peki, ne mi yapacak? Belki size “uçuk” gelecek ama bu konuda da fikrimi söyleyerek makaleme son vermek istiyorum.

Çok uzak değil, 1, bilemediniz 2 yıla kadar ABD, Dolar’ın “karşılığı olmayan bir kâğıt parçası” olduğu gerçeğini örtmek, Dünya piyasasında dolaşan 52 Trilyon “değerinde” kâğıt balyalarını ortadan kaldırmak adına; üzerinde farklı lider portrelerinin olduğu yeni Dolar’lar basacak. Ve tüm bunları “Silah kaçakçılarının, uyuşturucu baronlarının elinde bulunan ve kontrol edilemeyen Dolar’ları ortadan kaldırmak, böylelikle bu illegal örgütlere büyük bir darbe vurmak” bahanesiyle yapacak. Yani pisliğini örtme çabası içindeyken “kahraman” Dünya’nın kahramanı olmaya çalışacak. Dünya yerse… Ama biiznillâhbu da tutmayacak. Ve bu gidişle (inşâallâh)Dolar, ABD’nin elinde patlayacak.

Nokta Gençlik ve Eğitim Merkezi’mizin hedefi kurumumuzda eğitim gören her gencimizin kabiliyet ve isteğine göre İslam’a ve vatana hizmet edebilecek bir alanda istihdamını sağlamak…

Fî emânillâh.

Selçuk ÜNVER

İlkseç Vakfı Basın Yayın Müdürü