
Sevgili Dostlar, Canım Arkadaşlarım;
Şehadetinin 95. yılında İman ve hürriyet aşığı, Ali Şükrü Bey’i rahmet ve minnetle bir kez daha anıyoruz.
Ali Şükrü Bey, Trabzonlu zeki bir Anadolu çocuğu ve fevkalade iyi derecede İngilizce bilen Osmanlı son Meclis-i Mebusan’ına Trabzon milletvekili olarak seçilmiş bir şahsiyetti. İttihad ve Terakki ile hiç barışık olmamış bir entelektüeldi.
23 Nisan 1920‘de Meclisin ilk açıldığı günü bütün coşku ve heyecanı ile Ankara’da yaşayanlardan, Hacı Bayram-ı Veli Camii’ndeki Cuma namazında bulunanlardan biri Ali Şükrü Beydir. Gerek İstanbul’da ve gerekse Ankara’da İngiliz işgali karşısında direnen ve mücadele eden, işgalin stratejik yönlerini hiç ıskalamayan bir şahsiyetti. Men-i Müskirat kanunu (Alkollü içkilerin yasaklanması) teklifini meclise sunan ve ilk kanunlar arasına girmesini sağlamıştı.
Ali Şükrü Bey, şuurlu bir Mü’min ve yaşantısı ile dindar bir şahsiyetti. Dini farzları yerine getirmede ve günahlardan kaçınmada fevkalade hassas bir Mü’mindi. Onunla ilgili hatıra sahibi tüm dost ve muhaliflerin birleştiği yegâne vasfı onun dindarlığıdır. Bu vasfı, onu anlatan bütün hatıraların ortak paydasıdır. Aynı zamanda O, birinci mecliste kürsüyü en çok kullanan ve kürsünün hakkını veren hürriyet aşığı hatiplerden biriydi.
Hürriyetine, imanı kadar düşkün bir kişiliğe sahipti. Çünkü o imanı ile hürriyet arasındaki kopmaz ilişkiyi genç yaşında keşfedenlerdendi. Nedense tüm hatıralarda, onun gözden kaçan ıskalanan yönü de burasıdır. Neredeyse bir asır öncesinde hayatını adadığı, canını feda ettiği, bu uğurdaki mücadelesi göz kamaştırır.
1923’ün Ocak ayında, Tan adlı bir muhalif gazetenin kurucusu, sahibi ve başyazarıydı. Kişisel Hürriyetlerin korunmasında bu gazetenin verdiği mücadele ne kadar da güzel bir örneklik sunuyor bize. Tüm bu özelliklerin, onun feci bir biçimde, hunharca öldürülmesinde ne kadar önemli başlıklar olduğunu görüyorsunuz.
Trabzon Mebusu Ali Şükrü Beyin, hayatı boyunca ve özellikle 23 Nisan 1920’den 27 Mart 1923 ‘e kadar yaptıkları, yapmak istedikleri ve hedefleri, son olarak da yapamadıkları tam anlamıyla irdelendiğinde, TBMM’nde yapmış olduğu konuşmalar ve faaliyetler ilgili olarak yapılan bir iz sürme sonucu ortaya çıkan bulgular aslında Ali Şükrü Bey’in niçin öldürüldüğünün de ipuçlarını barındırıyor. Onun öldürülmesi kararını verenlerin, onun uğruna mücadele ettiği ve hayatını, dahası canını feda ettiği değerlere savaş açtıklarını o kadar açıkça görüyorsunuz ki… Onun hunharca öldürülmesine karar verenlerin silüeti, onun otuzdokuz yıllık hayatında, hedeflerinde ve yaptıklarında gizlidir. Buna dikkatle baktığımızda o fotoğraf açıkça görünüyor. Bu hürriyet aşığını öldüren ve öldürtenler Hürriyet düşmanıydı… Bu özgür kalemin mürekkebini kurutanlar özgürce yazılanlara, fikre düşünceye düşmandı… Muhalif basının en gür sesi ağaran tan yerinde bu muhalif sesi ve basını susturanlar, hür basına fikir ve düşüncenin özgürce yazılmasına yayınlanmasına düşmandı… Onu susturanlar, öldüren ve öldürtenler, meclise hür kürsüye, kürsü dokunulmazlığına düşmandılar… Peki ya şimdi… Can alıcı soru şu;
Milletin Meclisi bir siyasi cinayete kurban gitmiştir. Ali Şükrü Bey’i 95 yıldır neden ve niçin anılmaz? Basın teşekkülleri Türkiye’nin ilk Muhalefet gazetesini (Tan Gazetesi) çıkaran, bir muhalif başyazar, basın emekçisi, eski bir kurmay bahriye subayı Ali Şükrü Bey’i niçin 95 yıldır anmazlar? Kısacası neden unutturulmak istenir Ali Şükrü Bey 95 yıldır?
95 yıllık yanlışımızı, ayıbımızı, utancımızı bir nebze olsun affettire bilecek miyiz? Aksi takdirde millet olarak ahiretteki hesabımız çok şiddetli olmaya namzet. Benden söylemesi. İktidar sahiplerine milleti temsil edenlere açıkça TBMM ‘nin başkanı ve 600 milletin vekillerine duyurulur..
Nokta Gençlik ve Eğitim Merkezi’mizin hedefi kurumumuzda eğitim gören her gencimizin kabiliyet ve isteğine göre İslam’a ve vatana hizmet edebilecek bir alanda istihdamını sağlamak…
Aziz şehidimizin ruhu şad olsun…
Bir küçücük hediye; üç ihlas bir fatiha…